Yusuf Yılmazoğlu; Yoksulluğa Karşı Onurlu Direnişimiz Devam Edecek

Eğitim Gücü Sen Malatya İl Başkanı Yusuf Yılmazoğlu; Yoksulluğa Karşı Onurlu Direnişimiz Devam Edecek
Eğitim Gücü Sendikası Malatya İl Başkanı Yusuf Yılmazoğlu; Kamu Emekçilerinden Yoksulluğa Karşı Onurlu Direniş: Haklarımızı Alana Kadar Mücadelemiz Devam Edecek Dedi.
Eğitim Gücü Sendikası Genel Merkezi olarak 1 Eylül 2025 Pazartesi günü ülke genelinde gerçekleştirdiğimiz iş bırakma eylemi, yalnızca bir maaş zammı talebi değildir. Bu eylem, kamu emekçilerinin ve emeklilerinin yıllardır süren ekonomik çöküşe karşı yükselen güçlü bir sesidir. Türkiye’nin dört bir yanındaki iş bırakma eylemimiz, bu çığlığın en somut ifadesidir. Bu ses, iktidarın dayattığı yoksulluk politikasına ve yetkili sendikanın hükümetin uzantısı gibi hareket etmesine karşı onurlu bir duruştur.
Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri baştan sona bir oyun sahnesi gibiydi. Hükümetin sunduğu tekliflerin komik ve alaycı oranları, milyonlarca kamu emekçisinin gerçek yaşam koşullarını hiçe saymaktadır. 2026 ve 2027 yıllarına yönelik zam oranları, açıkça enflasyon ve artan yaşam maliyetlerinin çok gerisindedir. Üstelik yetkili sendika, kamu çalışanlarını korumak yerine süreci bir tiyatro gibi sahnelemiş, gerçek bir mücadeleden kaçmıştır.
Hakem Heyeti süreci ise tam bir trajediye dönüşmüştür. “Hakem Heyeti’ne başvuru yapmayacağız” diyerek sahnelediği kahramanlık, sorumluluktan kaçmak için kurgulanmış bir aldatmacadır. Hükümetin başvurusu ile başlayan süreç, düşük zam oranlarının onaylanmasıyla sonuçlanmış; yetkili sendika ise suçluluğu bu heyetin üzerine atarak üyelerini kandırmıştır.
Yüzde 5, yüzde 7 gibi rakamların arkasında, kamu emekçilerinin maaşlarında gerçek bir kayıp vardır. TÜRK-İŞ ve BİSAM verilerine göre dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 86 bin lirayı aşmış, açlık sınırı ise 26 bin liraya dayanmıştır. En yüksek kadroda çalışan kamu personelinin maaşı dahi bu rakamların çok altındadır. Bu tablo, kamuda çalışanları ve ailelerini sefalet içinde yaşamaya mahkum eden bir düzenin göstergesidir.
Sorun sadece zam oranları değil; kamu emekçilerinin temel yaşam hakkının hiçe sayılmasıdır. Öğretmen, memur ve sağlık çalışanı, ay sonunu getirememe, kira ödeyememe ve çocuklarının temel ihtiyaçlarını karşılayamama sorunlarıyla karşı karşıyadır. Toplu sözleşme masası, artık çözüm değil, sorunların üzerini örten bir enkaza dönüşmüştür.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın sunduğu 58 maddelik uzlaşma ve cüzi ek ödemeler, hayat pahalılığı karşısında yetersizdir. 2-3 bin liralık ek ödemeler, 30-35 bin liralık kira ve artan temel gıda fiyatları karşısında hiçbir anlam ifade etmemektedir.
Genel toplu sözleşme görüşmelerinde mühendis, akademisyen, şef, amir ve uzman gibi meslek gruplarının hak kayıpları görmezden gelinmiş, çalışma barışı ve motivasyonu derinden sarsılmıştır. 3600 ek gösterge sözleri tutulmamış, yeni adaletsizlikler ortaya çıkmıştır. Yardımcı Hizmetler Sınıfı’nın sorunları ise sürekli “görüşülecek” denilerek geçiştirilmiş, emeğe büyük saygısızlık yapılmıştır.
2025’in “Aile Yılı” ilan edilmesi, kamu emekçilerine yapılan sembolik aile ve çocuk yardımlarıyla adeta alay edilmesi anlamına gelmiştir. Yoksulluğa itilen ailelerin yaşadığı trajedi görmezden gelinmiştir.
Engelli kamu çalışanları, şefler ve üniversite idari personelinin sorunları görmezden gelinmiş, akademik personelin yetersiz ödenekleri ise geleceğe ertelenmiştir. Yetkili sendikanın sadece belirli grupları koruyan tutumu kabul edilemez.
Artık sözün bittiği yerdeyiz. Yetkili sendika, üyelerinin haklarını savunmak bir yana, siyasi iktidarın çıkarlarını koruyan bir aracıya dönüşmüştür. Masada imzalanan sefalet mutabakatı bizler için yok hükmündedir.
Eğitim Gücü-Sen olarak taleplerimiz açıktır:
Yoksulluk sınırının altında kalan maaş teklifleri reddedilmeli, tüm kamu çalışanlarına insanca yaşam koşulları sağlanmalıdır.
Taban aylık, refah payı, kira yardımı, bayram ikramiyesi, eş ve çocuk yardımları ekonomik gerçeklere göre artırılmalıdır.
Tüm meslek gruplarının hak kayıpları giderilmeli, adalet sağlanmalıdır.
Öğretmenlerin ek ödemeleri artırılmalı, özel hizmet tazminatları ve özlük hakları iyileştirilmelidir.
Tazminatların emekliliğe yansıtılması sağlanmalı, görev aylığı ile emekli aylığı arasındaki fark kapatılmalıdır.
Yardımcı Hizmetler Sınıfı kaldırılarak bu personel Genel İdari Hizmetler kadrosuna geçirilmelidir.
Aile ve çocuk yardımları ekonomik koşullara uygun şekilde güncellenmelidir.
Eğitim Gücü Sendikası olarak ilan ediyoruz: Teslim olmayacağız! Haklarımızı alıncaya, onurumuzu koruyuncaya ve bu sarı sendikacılık anlayışını tarihin çöplüğüne atıncaya kadar mücadelemiz devam edecektir.