ANADOLU AHİ EVRAN İŞ ADAMLARI GENEL BAŞKANI MEHMET GÜRBÜZ’DEN 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜNE DAİR AÇIKLAMALA

ANADOLU AHİ EVRAN İŞ ADAMLARI
GENEL BAŞKANI MEHMET GÜRBÜZ’DEN
8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜNE DAİR AÇIKLAMALA KADIN HANGİ DURUMDA OLURSA OLSUN KENDİ ÖZĞÜL İRADESİNİ HİÇ BİR ZAMAN KİMSENİN ETKİSİNDE KALARAK FİKRİNİ BELİRTMEMİŞTİR YAŞAM TARZINI KİMSEYE GÖRE BELİRLEMEMİŞTİR.
İnsan oğlunun dünyaya teşrifi ile yoktan var edilerek başlayan bu serüvenin baş rol oyuncuları ise bir erkek,bir kadın ile yaşam zuhur etmiştir.Habil’in Kabil’le başlayan kavgası da karşı cinsten olan bir kadına duyulan bir sevginin bir muhabbetin bir aşk’ın cinayetidir.Erkeğin kadına,kadınında erkeğe olan bağlılığının neticesidir birlikte yaşamak.Birlikte bağ kurmak,birlikte yaşamak arzusundan dogan bir neticedir aile bağı,aile bağı ile bağlı olan birlikteliğin neticesinin karşılığı huzuru,güveni,ve inançlı bir yaşamayı kılmıştır.Erkek ve kadın birbirini tamamlayan bir nesnedirler.
Tarih e bakarsak eğer kadının bir özgür bir yaşamayı kendi iradesi ile karar vere bildiğini göre biliriz eşinin makamının ve gölgesinin altında değil kendi iradesi ile yolunu çizdiğine şahit oluyoruz.Hz Lüt as ın eşi bir peygamberde olsa ona inanmayarak müşriklerle beraber kocasına asi olduğuna tarih şahitlik etmiştir ve Allah cc tarafından helak olan bir topluluğun içinde yer almıştır,Aşkı ve muhabbeti sevgisi kocasına olan sadakati ve gönülden bağlı olan bir kadının çoçuğu olmadığı için kendisine köle olarak verilen bir kadını eşine nikahlayan.Hz İbrahim in güzeller güzeli eşi Sare annemizi de tarih sayfalarında bula biliriz.Evinden götürerek kundaktaki evladı ile çöle bırakan Hz İbrahim’e Bu Allah’ın emrimi sorusuna aldığı cevap’ta Allah ın emri ise var git yoluna diyen bir Hacer annemizi de tarih unutmayacaktır.Firavun’un sarayında cehennemin ateşinde bir gül çiçegi olan Hz Musaya kol kanat geren bir Asiye annemizi de tarih hep hatırlayacaktır.Kendisini hep ibadetle meşgul olan iffet timsali bir hanımefendi olan Hz Meryem annemizi de anmadan geçmek ancak akıl tutulmasından başka bir şey olamazdı diye düşünüyorum .
Ramazan ayının on altıncı gecesi geride kalmış tı.Ve Ramazanın on yedisi, pazartesi gecesi idi.Gecenin yarısı geçmiş idi ve zaman seher vaktine ayak basmıştı.Allah ı zikredenlerin coşup sonsuz hazza eriştikleri müstesna vakit! Vahiy meleği Cebrail (as) bir İnsan suretine bürünmüş tü.Mis gibi kokularla çevre buram buram kokmakta idi .Havf ve reca heyecan ve sükunet tecellileri iç içe idi.Cebrail(as) son derece sevinçlidir.Beklenen an gelmişti Vahiy meleği Cebrail (as) bu ıssız karanlık gecede güzel bir insan suretinde etrafa ışıl ışıl nur saçarak göz kamaştırıcı bir aydınlıkta Kainatın efendisine göründü tatlı fakat gür bir seda ile hitap etti’’’’OKU’’’’’’
Kainatın efendisini bir korku sardı.Yüreği ürperiyordu!Ben okuma bilmem diye cevap verdi kainatın efendisi ben okuma bilmem dedi Hz Cebrail ‘’’OKU’’’ diye seslendi üç defa kendisine oku diyen Cebrail as ben ne okuyayım dedi Yaratan Rabbinin ismi ile ‘’OKU’’’ dedi
İlahi Vahye muhatap olmanın verdiği heyecan haşyetle titreyen Allah resulü mağaran çıktı mekkeye doğru hareket etti evine varan Fahri Kainat Efendimiz karşılaştığı hadisenin azameti ve haşyeti karşısında adeta konuşamaz hale gelmişti.Kendisine merak içinde karşılayan vefakar zevcesi Hatice Kübra!ya sadece beni örtünüz! Beni örtünüz! Diye bildi
Hz Hatice annemiz bir namus timsali,bir,ahlak timsali,kureyş kadınlarının arasında asalet ve şeref zenginlik bakımından üstün mevki’e sahip’ti aynı zaman’da.Cenabı Hak pek az kadına nasip olacak bir güzelliği de kendisine nasip etmişti.Hz Hatice Kainatın Efendisini çocukluğundan beri tanıyordu.Ticaret mallarının başında Şam a göndermesi ise onu daha yakından tanımasına vesile olmuştu.O ana kadar kabilesinden bir çok kimse evlenmek için kapısını çalmış ise de o bunların hiç birisini kabul etmemişti.Adeta evlenmeyi düşünmüyor gibiydi ne varki kader şimdi karşısına bam başka bir şahsiyet çıkarmıştı.Ruhundaki güzellikler yüzüne aksetmiş,gönlündeki sevgi simasına tebessüme dönüşmüş,zihnindeki derin düşünce dışarıya ciddiyet ve samimiyet şeklinde tezahür etmiş müstesna bir insan.Daha önce bütün Kureyş büyüklerinin evlenme teklifini reddeden ve adeta evlenmek fikrini zihninden atmış bulunan Hz Hatice bu eşsiz insanla daha yakından tanışınca bu fikrinden vazgeçti ilahi.Kader bu iki insanın kalbini bir birine ısındırmayı takdir etmişti.Evlenme teklifi bizzat Hz Hatice’den geldi.İffeti ve namusu koruması sebebiyle Cahiliye Devrinde bile ter temiz kadın manasına gelen tahire’’lakabıyla anılan Hz Hatice’nin yakın arkadaşı Münye kızı Nefise ile peygamberimiz arasında şu konuşma geçti ’’Ey Muhammed ‘’ seni evlenmekten alı koyan şey nedir?Elimde evlenecek kadar param yok.Eğer temin edilse ve sen ,mala ,güzelliğe ,şeref ve denkliğe davet edilsen icabet edermisin Kimdir bu? ‘Hüveylid’in kızı Hatice.Ama,bu nasıl olabilir.Orasını ben bilirim. O halde bende kabul ediyorum.Nefise sevinç içinde Kainatın efendisi ile konuştuklarını gelip Hz Hatice’ye iletti Hz Hatice nin sonsuz memnuniyeti yüzündeki tebessümlerden okunuyordu.Nefise ile birlikte sevinç memnuniyetlerini yaşadıktan sonra Peygamberimize şu haberi gönderdi:Ey Amcam oğlu!Sen benim akrabam olduğun,kavmim içinde şerefli güvenilir kimse,güzel huylu,dogru sözlü bulunduğun için seninle evlenmeyi kabul ediyorum.Teklifi alan efendimiz ,durumu amcası Ebu Talip e bildirdi Hz Haticenin babası ficar harbinde ölmüştü bu sebeple onu temsilen .Ebu talip Hz Hatice yi amcası Amr bin Eset ten( mehir olarak) 20 erkek deve karşılığında istemiştir ve Ey Kureyş Topluluğu!Şahit olunuz ki,ben Hüveylit kızı Hatice yi Muhammet bin Abdullah a nikahladım dedi.Böylece Kainatın Serveri Efendimizle Kureyş kadınlarının nesep.şeref,ve zenginlik bakımından en üstünü bulunan Hz Hatice ile nikahlanmış oldular O sırada Efendimiz 25,Hz Hatice ise 40 yaşlarında bulunuyordu.efendimizin peygamberliğinden 15 yıl önce Efendimiz(sav)Hatice Kübra dediği bu tahire kadın hayatta olduğu müddetçe başka kadınla evlenmedi.Her türlü teselliyi ve en parlak saadeti ve huzuru evde buldu.Hz Hatice-i Kübra dan,Resul i Ekrem efendimizin,sırasıyla Kasım,Zeynep,Rukiye,ümmü Gülsüm,Fatıma,Abdullah(Tayyip Tahir)adında 6 çocuğu oldu.Bu mesut aile yuvasında Kainatın efendisi Hz Hatice en ulvi duygularla kaynaşmışlardı.Aile yuvasında hakim olan karşılıklı emniyet,samimi hürmet ve muhabbeti.Hz Hatice,Kainatın Efendisinden 15 yaş büyük olmasına rağmen yüce şahsiyetinden dolayı kendilerine karşı son derece nazik,duyglu ve itinalı davranıyordu öyleki şerefli hanımına karşı muhabbeti de fazlaydı.Öyleki vefatından sonra bile hiçbir vakit muhabbetini kalbinden atmadı.Gönlünün en mütena köşesinde ebedi beraberliğe kadar sakladı