Site Rengi

DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Malatya °C

Asbest Türkiye’nin yeni Çernobil’i olabilir..! Artık Asbeste Maruz Kalmak ‘Kader Değil,Yetkililerin İhmalidir’

Asbest Türkiye’nin yeni Çernobil’i olabilir..! Artık Asbeste Maruz Kalmak ‘Kader Değil,Yetkililerin İhmalidir’
15.09.2021
221
A+
A-

 

Asbest ticari adıyla Amyant yıllardır yaşamın her alanında 3000’den fazla kullanım alanı bulmuş, gözle görülemeyen lifsi yapıda 1.derece kanserojen mineraldir. Artık öldürücü özelliği nedeniyle biz asbeste KATİL TOZ diyoruz. Isıya, aşınmaya, sürtünmeye, neme, paslanmaya ve kimyasallara dayanıklı özelliği nedeniyle sihirli mineral olarak gemi, inşaat, otomotiv, tekstil olmak üzere pek çok endüstriyel alanda kullanılmıştır. Ancak daha sonra öldürücü ve Dünya Sağlık Örgütü(WHO), Uluslararası Çalışma Örgütü(ILO) ve Uluslar Arası Kanser Araştırma Ajansı(IARC) tarafından 1.grup kanserojen olarak tanımlanmıştır.
Asbest iki ana bölümde karşımıza çıkmaktadır.
KIRSALDA ASBEST TEHLİKESİ (ÇEVRESEL ASBEST MARUZİYETİ)
2016 yılında Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire Başkanlığı tarafından hazırlanmış ve bastırılmış olan “Türkiye Kanser Kontrol Programı 2013 – 2018”, kanserle mücadelenin nasıl yürütüleceğine ilişkin yol gösterici nitelikte bir belgedir. Bu belgede ülkemizde yaşanan jeojenik asbest maruziyeti değerlendirilerek “ Dünyada Asbest teması esas olarak endüstriyel alanda gerçekleşmekte iken, ülkemizde asıl sorun kırsal alanda gerçekleşen çevresel maruziyettir” tesbiti yapılmış; bu tespitten hareketle “Ulusal Asbest Islah Projesi” çalışmalarına başlanıldığı, bu çalışmanın iki fazdan oluştuğu, Türkiye Asbest Kontrolü Stratejik Planı’ndan oluşan birinci fazın tamamlanarak çalışmanın 2. Fazı olan “Islah” aşamasına geçildiği belirtilmektedir.
Ancak bugün gelinen noktada;
1- Türkiye Asbest Kontrolü Stratejik Planı’nda yapılan “asbest ile riskli süre temas etmiş popülasyonda 2013-2033 yılları arasında 15,450 mezotelyoma, 5,737 akciğer kanseri, 82,290 plevral plak, 59,431 diffüz plevral fibrozis, 2,286 asbestozis olgusu çıkacağı kestirim” hem ülkemizde karşı karşıya kalınan asbest sorununun boyutlarını hem de bu konudaki mücadelenin gerekliliğini gözler önüne sermektedir.
2-Sağlık Bakanlığınca yürütülen Türkiye Asbest Kontrolü Stratejik Planı çalışmaları kapsamında ülkemizde 379 yerleşimde yaşayanların asbest maruziyeti yaşadığı asbest-asbest nedenli hastalık ilişkisi kurularak belirlenmiştir. Ancak bu yerleşimlerde “Türkiye Kanser Kontrol Programı 2013 – 2018” belirtilen “Faz-2 Islah” çalışmalarına bugüne kadar başlanılamamıştır. Bu yerleşimlerde yaşayan binlerce yurttaş mezotelyoma ve diğer asbest nedenli hastalıklardan muzdarip olmaya devam etmektedir. Bu yerleşimlerde ne yazık ki asbestle temas hala sürmektedir.
3- Diğer yandan Türkiye Asbest Kontrolü Stratejik Planı’ndan günümüze kadar süren Tıbbi Jeolojik araştırmalar bahse konu Planda belirtilenden fazla sayıda yerleşim jeolojik nedenli asbest maruziyeti yaşandığını göstermiştir. Örneğin Planda Elazığ ilinde 19 köyde asbest riski olduğu belirtilmişken “Elazığ’da 103 köyde asbestli toprak bulunduğunu” ifade eden çalışmalar söz konusudur. Dolayısıyla bu 379 yerleşim biriminin ve dolayısıyla Faz 1 çalışmalarının güncellenmesi gereklidir.
ENDÜSTRİYEL ASBEST TEHLİKESİ (KENTSEL DÖNÜŞÜMDE ASBEST MARUZİYETİ)
Asbest Amyant adı altında yasak olmasına rağmen halen ne yazık ki bazı ürünlerde kaçak olarak kullanılmaktadır. Bu ürünlerin imalatında çalışan işçilerimiz birer meslek hastalığı ve kanser adaylarıdır. Ancak biz daha çok Bu Günümüzde kitlesel asbest maruziyetine sebep olan kentsel dönüşümün kansere dönüşeceğinden endişeliyiz.
Maalesef ülkemizin deprem kuşağında olması ve yapı stokumuzun kötü olması nedeniyle kentsel dönüşüm kaçınılmazdır. Kentsel dönüşüm çalışmalarını çok olumlu bulmakla birlikte eski bina yıkım faaliyetlerindeki alınmayan tedbirler bazı sorunları ortaya çıkarmaktadır. Zira kentsel dönüşümün kansere dönüşmesi bu şekilde devam ederse KAÇINILMAZDIR.
Bu sorunlardan tartışmasız en önemlisi, hem insan sağlığı hem de çevre kirliliği açısından değerlendirildiğinde, inşaat ve yıkıntı atıklarıdır.
Ülkemizde atık yönetimi için yasal zorunluluklar vardır.
Özellikle eski binaların yıkılması esnasında yer kaplamalarında özellikle marley, marley ve parke yapıştırıcıları, duvar kaplamalarında, boya ve sıvalarda, kazan ve ısıtma sistemi conta izolasyonunda, eternit olarak bilinen çatı kaplamalarında, çatı izolasyonu ve çimento içinde kullanılan asbest bina yıkımı gerçekleşmeden önce içinde bulunduğu malzeme ile birlikte yapıdan sökülerek ayrıştırılmalıdır.
Yasal zorunlulukların nasıl uygulandığına baktığımızda, yıkılacak binaların “Yıkım Ruhsatı” binanın bulunduğu Belediye tarafından verilmektedir. Özellikle 2018 yılı itibariyle her ilde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri tarafından her Belediyeye “Yapı Yıkımlarındaki Tehlikeli Madde/Atık – Asbest” konusunda bilgilendirme yapılmış olup, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri “Asbest maruziyeti sonucu hava yoluyla insanların sağlığını riske sokacak ve kanser hastalığına sebebiyet verecek risklerin yıkım öncesi teknik incelemeler yapılması sonucu ortaya çıkartılması neticesinde yıkım faaliyetinin gerek yıkım çalışanları gerekse yıkım etrafındaki çevre üzerinde asbest maruziyeti yaratmaması için mevzuattaki hukuki ve teknik kurallara uygun bir şekilde yönetilmesi; yıkımı güvenli kılacak koruyucu önlemlerin alınması ve bu konuda çevre ve insan sağlığına risk oluşturacak olası aykırı davranışlara izin verilmemesi gerektiği, yıkımına ilgili makamlarca onay verilmiş bir yapıda asbest ve benzeri tehlikeli maddelerin bulunup bulunmadığının belirlenmesi, yıkımda tehlikeli madde maruziyetinin önlenmesi yıkımın en önemli adımı olup, yıkılacak binaların asbest ve benzeri malzemelerden temizlenmeden ana yıkıma geçilmesine kesinlikle izin verilmemelidir.” şeklindeki uyarısı ile yıkım sırasında yasal mevzuatın öngördüğü prosedürün izlenmesi gerektiğini de belirtmiştir.
Kentsel Dönüşümün bir felakete dönüşmemesi için; Bakanlıklar,Valilikler,Belediyeler,STK’lar ve Basın mensuplarımızın topyekün mücadelesiyle mücadele etmeliyiz. Aksi takdirde Asbest Türkiye’nin yeni Çernobil’i olacaktır.
Artık Asbeste Maruz Kalmak “Kader Değil,Yetkililerin İhmalidir”

Mehmet Şeyhmus Ensari
Asbest Söküm Uzmanları Derneği
(Asud)Yönetim Kurulu Başkanı
(

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.