Çılgın Türkler, Geliyor
Bilgisayar Mühendisi Önder Sönmez bu haftaki yazısında, Türkiye Uzay Ajansı proğramından bahsetti. Sönmez yazsıında;
Aslında bu manşeti, uzay programının tanıtımında Sn. Cumhurbaşkanı vermişti. Türkiye Uzay Ajansı’nın programı tüm dünyada heyecan ve şaşkınlık yarattı. Gençlere yeni bir umut ve keşif imkânı ortaya çıkardı. 25 Kasım 2020 tarihinde yazdığım yazıda “Uzay Ligine Girebilir miyiz?” diye sormuştum. Bu sorunun cevabını, Programın açıklanması ile Ay yüzeyine ilk iniş, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. Yılında, gerçekleştiğinde “Biz de varız” diyebilmenin gururu ile birlikte yaşayalım.
Dünyada ilk uzay araştırmalarının başladığı günden bugüne kadar başta A.B.D. olmak üzere Rusya, Çin, Japonya ve Hindistan gibi ülkeler katılım gerçekleştirmiş ve araştırma sonuçlarını dünya ile paylaşmıştı. Bu ülkeler arasında A.B.D. birkaç adım daha ileri giderek gezegenlere araç göndermiş ve gezegenlerin yapıları hakkında bilgi edinmeye çalışıyordu. Merkür ve Mars gezegenleri bu araştırmaların başında gelen gezegenlerdir. Son olarak 18 Şubat 2021 tarihinde NASA, 6 ay önce Mars’a gönderdiği PERSEVERANCE aracının inişi için hazırlıklar yapmaya başlandı. Bu uzay aracı içerisinde bir de Ingenuity isimli bir araç daha bulunuyor. Bu araç Mars yüzeyini havadan inceleyerek bilgilerini toplayacak olan bir drone. Türkçe karşılıkları azim ve yaratıcılık olan bu iki cihazın görevleri curiosity gibi biraz daha gelişmiş inceleme ve analiz olacak. Yapay zekâ marifeti ile kayıt altına aldıkları analiz sonuçlarını dünyaya gönderecek. Mars’ ta yaşam formu oluşturabilmenin de olasılıkları hakkında bilgiler gönderebilecek çalışmalar için bir adım daha olacak.
A.B.D. uzay araştırmalarında ilk ve hızlı aşamalar geliştirmekle birlikte NASA bünyesinde kurduğu şirketlerle de dikkatleri üzerine çekmeyi başarabilen bir proje geliştiriyor. SPACEX şirketi bu şirketler arasında en dikkat çekeni oldu. Uzay çalışmalarına verdiği katkılar ile maliyetlerini önceki araştırma ve geliştirme maliyetlerinin altına indirmiş olup bununla birlikte geri dönüş yapabilen roket icat etmiştir. TURKSAT 5A’ nın uzaydaki yerini alması için SPACEX şirketinin bu roketi kullanılmış ve başarılı bir çalışma gerçekleşmiştir. Bu çalışma, Türkiye’nin uzay çalışmalarında da SPACEX’in desteğini zaman zaman görebileceğimizin bir işareti olarak da değerlendirilebilir. Yerli ve Milli üretim çalışmalarında da bir tecrübe aşaması olacağı şimdiden olasılıklar arasındadır.
Uzay programında, dikkatimi çeken program başlıklarından ilki AY’ a iniş, Uzay geliştirme merkezi ve Uzay limanı kurulması ile 1 Türk Vatandaşının uzaya gönderilmesi var. Aşamaları özenle ve dikkatle düşünülerek programlanmış olan bu programın yerli uydu üretimi ile bir başlangıç yaptığı ortadadır. GÖRKTÜRK uydusuna kardeş olarak tamamen yerli ve milli üretimi yapılacak olan İMECE uydusu da üretilecek uydular arasındadır. Uyduların yerli üretimi ile birlikte sırada üretilmesi gereken yerli araç ise roketler olacaktır. İlk aşaması ROKETSAN tarafından yapılan ve 130 km yüksekliğe kadar çıkabilen bir roket üretimi gerçekleşti. İlerleyen zamanda uzay fırlatma rampalarının da TÜRKİYE’ de kurulması ile tamamen yerli roketimiz, yerli fırlatma rampamız ile kendi uydumuzu uzaya gönderebilir duruma gelmiş olacağız.
Sonuç olarak Uzay Çalışmaları, maliyetleri bir Gökdelen inşa etmenin maliyetlerine kadar düşmüş olmasından kaynaklı olarak gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkelerin kendini gösterebilecekleri bir basamak olmuştur. Bilim ve teknolojide öncü, dünya üzerinde dikkatleri üzerinde çeken ve söz sahibi bir ülke konumunda olan her ülkenin uzay çalışmalarına destek vermesi ve araştırmaları uluslar arası ortamda paylaşması kaçınılmaz bir gerçektir. Hazarfen Ahmed Çelebi, El-Biruni ve “İSTİKBAL GÖKLERDEDİR”,”BENİM MANEVİ MİRASIM İLİM VE FENDİR” diyen bir lideri olan milletin, atalarına layık ve dünyada hak ettiği yeri alması ve gelecek nesillere bu çalışmaları miras bırakması, her zaman bu milletin birinci vazifesi olacaktır.