Deprem Sonrası Göç Malatya Ekonomisine ve Demokratik Yapısına Büyük Zarar Verdi

Kent Konseyi, Malatya’daki ekonomik sarsıntıya dair çözüm önerilerinin yer aldığı raporu yayımladı.
Malatya Kent Konseyi’nin koordinasyonunda, Malatya Valiliği, Malatya Büyükşehir Belediyesi, İnönü Üniversitesi ve Malatya Turgut Özal Üniversitesi iş birliğiyle yürütülen “ Deprem Nedenli Göçün Malatya İline Etkileri” çalıştaylarının dördüncüsünde ele alınan “Deprem Nedenli Göçün Malatya Ekonomisine Etkisi” başlıklı çalıştayın özet raporu yayımlandı.
Çalıştaya belediye ve kurum temsilcilerinin yanı sıra akademisyenler, sivil toplum kuruluşları, muhtarlar ve sektör temsilcileri katıldı. Hazırlanan raporda, Malatya ekonomisinin çeşitli alanlarında deprem sonrası yaşanan daralma, göçün etkileri ve çözüm önerileri kapsamlı şekilde ele alındı.
Raporda, göç nedeniyle talep daralmasının hizmet sektörünü büyük ölçüde çökerttiği vurgulandı. Küçük işletmeler ve esnaf, dükkanlarının yıkılması ve müşteri kaybı nedeniyle faaliyetlerini sürdüremedi. Sigorta ve tazmin süreçlerindeki gecikmeler esnafı çıkmaza sokarken, “Malatya Çarşı Projesi”nin hızla tamamlanarak esnafa teslim edilmesi hayati bir adım olarak öne çıktı.
Malatya Kent Konseyi’nin koordinasyonunda Malatya Valiliği, Malatya Büyükşehir Belediyesi, İnönü Üniversitesi ve Malatya Turgut Özal Üniversitesi işbirliğinde “Deprem Nedenli Göçün Malatya İline Etkileri” çalıştaylar dizisinin dördüncü çalıştayında ele alınan “Deprem Nedenli Göçün Malatya Ekonomisine Etkisi ” konusunun sonuç raporu yayımlandı.
Söz konusu çalıştaya Malatya Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı Mehmet Fatih Güven, Malatya Kent Konseyi Genel Sekreteri Hasan Batar, Malatya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu, Malatya Ticaret Borsası Başkanı Ramazan Özcan, Malatya Kent Konseyi Genel Kurul ve Yürütme Kurulu üyeleri, Sivil Toplum Kuruluş Temsilcileri, muhtarlar, kamu kurum ve kuruluş temsilcileri, akademisyenler katılmıştı.
Panel kapsamında uzmanların ortaya koyduğu tespitler ve çalıştay masalarından gelen öneriler ile hazırlanan özet raporu aşağıda belirtilmiştir.
Hizmet Sektöründe İyileşme Beklentisi
Deprem sonrası yerinden edilen nüfusun önemli bir kısmı, hizmet sektörünün doğrudan hedef kitlesi olduğundan, talep daralması tüm sektör genelinde ağır bir ekonomik çöküşe yol açmıştır. Bu durum, hane halklarının gelirlerinde ciddi kayıplara neden olurken, kentin makro düzeydeki ekonomik dinamizmini de zayıflatmıştır. Özellikle küçük işletmeler, esnaf ve zanaatkârlar, dükkânlarının yıkılması ya da hasar görmesi nedeniyle faaliyetlerini durdurmak zorunda kalmış; sigorta kapsamı dışı kalmaları ve hasar tespit-tazmin süreçlerinde yaşanan gecikmeler sebebiyle ayakta kalmakta güçlük çekmiştir. Göç eden nüfusun azalttığı müşteri portföyü ise bu işletmelerin yeniden açılma cesaretini kırmıştır. Şehir merkezindeki ticaret eksenli faaliyetlerin büyük zarar gördüğü bu süreçte, perakende satıştan yeme-içme sektörüne, kuaförden teknik servise kadar uzanan geniş bir yelpazede faaliyet gösteren işletmeleri korumak için Malatya Çarşı Projesi’nin ivedilikle tamamlanarak esnafa teslim edilmesi hayati bir ihtiyaç olarak öne çıkmaktadır.
Çözüm Önerileri
Depremden zarar gören esnaf ve zanaatkârlar için hızlı sigorta tazmin süreçleri ve düşük faizli yeniden yapılandırma kredileri uygulanmalı.
Yerel esnafın ayağa kalkabilmesi için vergi ertelemesi ve kira desteği gibi acil finansal destek paketleri devreye alınmalı.
Şehir merkezindeki ticaret aksını canlandırmak için “Malatya Çarşı Projesi” hızla tamamlanmalı, esnaflara ticarethaneleri teslim edilerek ticari hayat yeniden başlatılmalı.
Hizmet sektöründe talep düşüşünü dengelemek için göç eden nüfusun dönüşünü teşvik edecek sosyal ve ekonomik projeler hazırlanmalı.
Malatya’nın Ekonomik Potansiyelinin Harekete Geçirilmesi
Malatya, Türkiye’nin nüfus açısından en büyük 28. kenti olmasına rağmen ekonomik sıralamada 62. sırada yer almaktadır. Şehrin sahip olduğu demografik ve stratejik avantajlara rağmen bu kadar geride olması, ekonomik kalkınmada ciddi bir planlama ve işbirliği eksikliğine işaret etmektedir. Şehirdeki siyasi irade, belediyeler, ticaret ve sanayi odaları, ticaret borsası ve sivil toplum kuruluşlarının ortak bir sinerji oluşturamaması, yatırımcı çekme konusunda büyük bir engel yaratmaktadır. Farklı kurumlardan farklı bilgiler alan yatırımcılar, şehirden uzaklaşmakta; girişimcilik potansiyeli olan Malatya bu enerjiyi harekete geçirememektedir. Oysa Türkiye’nin en zengin 100 iş insanının ilk 10’u içinde 5 Malatyalı yer almakta, ancak bu potansiyel doğru yönlendirilemediği için şehre katkı sağlanamamaktadır.
Çözüm Önerileri
Yerel yönetimler, iş dünyası ve STK’ların ortak bir ekonomik lobi konseyi kurarak yatırımcılar için tek elden güvenilir bilgi sağlayacak bir yapı oluşturulmalı.
Türkiye’nin farklı bölgelerinde yaşayan büyük Malatyalı iş insanlarıyla Malatya Ekonomik Zirvesi düzenlenerek şehre yatırım yapmaları için teşvik mekanizmaları oluşturulmalı.
Girişimcilik potansiyelini harekete geçirmek için kuluçka merkezleri, fon destekleri ve yerel girişimci ağları kurulmalı.
Şehir, yalnızca kısa vadeli değil, 10–20 yıllık ekonomik kalkınma vizyonuyla planlanmalı ve bu vizyon tüm kurumlar tarafından benimsenmeli.
Kontrolsüz Ruhsatlandırma ve Esnaf Üzerindeki Baskı
Malatya’da belediyelerin iş yeri açılışlarında önceden şartları belirlememesi ve kontrolsüz ruhsat vermesi, aynı sektördeki işletmelerin aşırı yoğunlaşmasına neden olmaktadır. Düğün salonları, kafeler, marketler gibi benzer alanlarda faaliyet gösteren işletmelerin peş peşe açılması, haksız rekabet yaratmakta ve birçok esnafı ekonomik sıkıntıya sokmaktadır. İşyeri ruhsat süreçlerinin doğru işletilmemesi ve birbirini tamamlayan sektörler yerine aynı tip işyerlerinin kontrolsüz şekilde açılması, yerel ticaretin dengesini bozmakta ve birçok işletmenin kapanmasına yol açmaktadır. Özellikle zincir marketlere (BİM, A101 vb.) kolayca ruhsat verilmesi, yerel marketlerin iflas etmesine neden olan önemli bir faktör olarak öne çıkmaktadır.
Çözüm Önerileri
Belediyeler, işyeri ruhsatlandırma süreçlerinde sektörel planlama yaparak aynı bölgede benzer işletmelerin aşırı yoğunlaşmasını önlemelidir.
Mahallelerde birbirini tamamlayan sektörleri destekleyen ticaret çeşitliliği politikası uygulanmalı.
Zincir marketlerin kontrolsüz açılması yerine, yerel esnafı koruyacak dengeli ruhsatlandırma sistemi hayata geçirilmeli.
Ruhsatlandırmada, mahalle bazlı ihtiyaç analizleri yapılarak bölgesel planlamaya dayalı bir yaklaşım benimsenmeli.
Tarım ve Hayvancılıkta Tersine Göç ve Yeni Riskler
Deprem sonrasında özellikle tarım sektöründe çalışan ailelerin önemli bir kısmı Malatya’yı terk etmemiş, gidenler ise kısa sürede geri dönmüştür. Hayvancılık yapan çiftçilerin günlük bakım zorunluluğu ve bitkisel üretim yapan özellikle kayısı yetiştiricilerinin ilkbahar döneminde tarımsal bakım yapma gerekliliği, bu tersine göçün en temel nedeni olmuştur. Bu bağlamda, tarım sektörü ve
özellikle kayısı üretimi, deprem sonrası Malatya’ya dönüşü teşvik eden en güçlü alan olarak öne çıkmıştır.
Pek çok üretici, resmi ikametgâhını başka illere aldırmasına rağmen tarım sezonu başladığında Malatya’ya dönerek üretime devam etmiştir. Hatta bazı üreticiler, sezon boyunca ürününü toplayabilmek için geçici olarak geri dönüp ardından yeniden göç etmektedir. Bu durum, resmi göç istatistiklerinin tarımsal üreticinin gerçek varlığını tam olarak yansıtamadığını ortaya koymaktadır.
Depremle birlikte hayvanlarını kaybeden üreticilere yeni hayvan desteği sağlanmak istenmiş ancak hayvancılığın sürekli bakım ve ilgi gerektiren bir sektör olması nedeniyle birçok küçük aile işletmesi bu desteği kabul edememiş, üretimi bırakmak zorunda kalmıştır. Bitkisel üretimden farklı olarak ara verilmesi zor olan hayvancılıkta bu kayıp, sektör için kritik bir tehdit oluşturmuştur.
Deprem sonrası ortaya çıkan bir başka önemli risk ise tarım alanlarında görülen hızlı betonlaşmadır. Şehir merkezindeki konut kaybı nedeniyle bazı ailelerin köy ve ilçelere yönelmesi, verimli tarım arazilerinin imara açılma baskısını artırmıştır. Bu süreç, hem mevcut tarımsal üretimi hem de Malatya’nın uzun vadeli gıda güvenliğini tehdit etmektedir.
Çözüm Önerileri
Tarım ve hayvancılık sektörünü güçlendirmek için özel teşvik paketleri oluşturulmalı; küçük aile işletmelerine yönelik uzun vadeli destekler sağlanmalı.
Kayısı üretimini sadece hammadde olarak değil, katma değerli ürünlere dönüştürerek Malatya ekonomisine katkısı artırılmalı.
Tarım arazilerinin betonlaşmasını önlemek için imar denetimleri sıkılaştırılmalı ve verimli topraklar koruma altına alınmalı.
Göç istatistiklerinin tarım üreticisinin gerçek hareketliliğini yansıtabilmesi için sezonluk üretim bazlı veri toplama sistemi geliştirilmeli.
Gençlerin tarıma yönelmesi için eğitim, bilinçlendirme ve girişimcilik projeleri hayata geçirilerek tarımsal üretim sürdürülebilir hale getirilmeli.
Tarım Alanlarının Daralması ve “Burjuva Köylülük” Tehlikesi
Deprem sonrası Malatya merkezde yaşayan pek çok kişi, çevre köy ve ilçelerde barınabilmek için tarım alanlarına konut inşa etmeye yönelmiştir. Bu süreç, verimli tarım arazilerinin giderek daralmasına yol açmakta ve uzun vadede Malatya’nın üretim kapasitesini tehdit etmektedir. Ayrıca bu eğilim, “burjuva köylülük” olarak tanımlanan yeni bir sosyal sınıfın ortaya çıkmasına neden olmuştur. Burjuva köylülük; tarım alanlarında konut yaparak köyde yaşayan ancak tarımsal üretimle uğraşmayan insanları ifade etmektedir. Bu durum, özellikle genç nesil çiftçiler için olumsuz bir örnek oluşturmakta ve tarıma olan ilgiyi azaltmaktadır. Böylece yalnızca bugünkü üretim değil, gelecek nesillerin tarımsal potansiyeli de risk altına girmektedir.
Çözüm Önerileri
Tarıma elverişli arazilerin konut inşasına açılmasını önlemek için caydırıcı imar politikaları uygulanmalı.
Tarım dışı amaçlarla yapılan yapılaşma sıkı denetim altına alınmalı ve cezai yaptırımlar artırılmalı.
Gençleri tarımsal üretime yönlendirecek eğitici projeler, teşvik programları ve sosyal kampanyalar hayata geçirilmeli.
Kırsal bölgelerde yaşayanlara tarımla uğraşmaları için düşük faizli kredi, ekipman desteği ve üretim garantili alım modelleri sunulmalı.
Kayısıya Bağımlılık ve Tarımda Çeşitlilik İhtiyacı
Malatya ekonomisi büyük ölçüde kayısı üretimine dayalıdır. Ancak kayısı üretiminin düşük olduğu yıllarda şehirdeki ticaret adeta durma noktasına gelmekte, bu da şehrin ekonomik kırılganlığını artırmaktadır. Kayısıya olan bu tek ürün bağımlılığı, hem gelir çeşitliliğini kısıtlamakta hem de kriz dönemlerinde tüm ekonomiyi savunmasız bırakmaktadır. Bu nedenle kayısının yalnızca ham ürün olarak satılmasından öte, katma değerli ürünlere dönüştürülmesi kritik önem taşımaktadır. Kayısı keki, kayısı çikolatası gibi işlenmiş ürünlerle marka değeri yükseltilmeli; kayısı ihracatından elde edilen fonlarla profesyonel bir tanıtım ve pazarlama bütçesi oluşturulmalıdır. Ülker ve Eti gibi büyük gıda markalarının AR-GE çalışmaları ve ürün geliştirme projelerine katılımı için teşvik mekanizmaları oluşturulması da bu dönüşümün önemli adımlarındandır.
Diğer yandan tarım sektöründe göçün olumsuz etkilerinden biri de üretimden kopan çiftçilerin yeniden tarıma dönmesindeki zorluktur. Tarımdan uzaklaşan üreticilerde “soğuma” etkisi oluşmakta ve bu durum tarıma dönüşü daha da güç hale getirmektedir.
Çözüm Önerileri
Kayısı ürünleri katma değerli gıdalara dönüştürülmeli; ürün çeşitliliği artırılarak şehrin ekonomik kırılganlığı azaltılmalı.
Kayısı ihracatından elde edilen fonlar, uluslararası marka değeri oluşturacak tanıtım ve pazarlama bütçesine aktarılmalı.
Büyük gıda markalarıyla AR-GE iş birlikleri geliştirilerek kayısının endüstriyel kullanımı teşvik edilmeli.
Tarımdan uzaklaşan üreticilerin geri dönüşünü kolaylaştırmak için eğitici projeler, finansal destek paketleri ve alım garantili modeller hayata geçirilmeli.
Malatya tarımında ürün çeşitliliğini artıracak ve sürdürülebilirliği sağlayacak yeni üretim stratejileri geliştirilmeli.
Sanayi Altyapısında Planlama Eksikliği ve Çeşitlilik İhtiyacı
Malatya’da en son sanayi sitesi 1978 yılında yapılmış, son 20 yılda ise yeni bir sanayi sitesi kurulmamıştır. Oysa aynı dönemde diğer şehirlerde onlarca sanayi sitesi hayata geçirilmiştir. Bu plansızlık, sanayi alanlarına olan gelecekteki ihtiyacın göz ardı edildiğini açıkça ortaya koymaktadır. Özellikle araç sayısındaki hızlı artışa rağmen bakım ve onarım için yeterli sanayi altyapısının bulunmaması, araç sahiplerini uzun bekleme süreleri ve yüksek tamir ücretleriyle karşı karşıya bırakmaktadır. Deprem sonrasında Altay Kışlası’nın sanayi sitesi olarak dönüştürülmesi de bu eksikliği telafi etmeye yetmemiştir.
Şehrin sanayi altyapısındaki bir diğer kritik sorun, organize sanayi bölgelerinin %50’sinin tekstil sektörüne ayrılmasıdır. Bu dağılım, herhangi bir sektör analizi yapılmadan, yalnızca 6. Bölge teşviklerinden faydalanmak amacıyla oluşturulmuştur. Tek bir sektöre bu denli bağımlı yapı, şehrin sanayisini kırılgan hale getirmekte ve farklı üretim alanlarına yönelimi engellemektedir.
Savunma sanayi gibi yeni ve yüksek katma değerli sektörlere yatırım çekilmemesi de Malatya’nın sanayi gelişimini sınırlayan faktörlerden biridir. Şehrin 3–5 yıllık kısa vadeli planlarla değil, 50 yıllık uzun vadeli bir vizyonla yönetilmesi gerektiği raporda vurgulanan en önemli noktalardan biridir.
Çözüm Önerileri
Gelecekteki ihtiyaçları öngören uzun vadeli bir planlama ile yeni sanayi siteleri ve organize sanayi bölgeleri oluşturulmalı.
Araç sayısındaki artışa paralel olarak bakım-onarım hizmetlerini karşılayacak modern sanayi alanları kurulmalı.
Organize sanayi bölgelerinde sektörel çeşitlilik sağlanmalı; tekstil bağımlılığı azaltılarak gıda, makine, savunma sanayi gibi alanlara dengeli dağılım yapılmalı.
Savunma sanayi ve yüksek teknoloji üretimi için yatırım çekilecek teşvik programları hayata geçirilmeli.
Malatya sanayisi, kısa vadeli müdahaleler yerine 50 yıllık bir kalkınma vizyonuyla planlanmalı ve sürdürülebilir büyüme hedeflenmeli.
Hizmet Sektörü ve Turizmde Potansiyel ve Eksiklikler
Malatya, tarihi ve kültürel zenginliklerine rağmen hizmet sektörü ve turizmde yeterli gelişimi gösterememektedir. Şehirde gezilecek çok alan bulunmasına rağmen sosyal yaşam alanlarının yetersizliği hem yerel halkın yaşam kalitesini sınırlamakta hem de turistlerin şehirde daha kısa süre kalmasına neden olmaktadır. Kaliteli restoran ve sosyal alanların azlığı, şehrin cazibesini azaltan en önemli faktörlerden biridir. Ayrıca planlı turistik güzergâhların ve aktivitelerin eksikliği, konaklama sürelerinin kısalmasına ve şehre sağlanacak ekonomik katkının düşmesine yol açmaktadır. Teknofest gibi büyük organizasyonlara ev sahipliği yapabilmek için otel kapasitesinin artırılması ve konaklama altyapısının geliştirilmesi gerekmektedir.
Çözüm Önerileri
Şehirde sosyal yaşamı canlandıracak kaliteli restoran, kültür-sanat merkezleri ve eğlence alanları artırılmalı.
Turistik güzergâhlar planlanarak, şehir temalı aktiviteler ile turistlerin konaklama süreleri uzatılmalı.
Konaklama altyapısı güçlendirilmeli, özellikle otel kapasitesi artırılarak büyük organizasyonlara ev sahipliği yapabilecek düzeye getirilmeli.
Hizmet sektöründe kalite standartları yükseltilerek yerel işletmelerin turizm ekonomisine katkısı artırılmalı.